ÇEVRE ve AHLAK 18 Temmuz 2019, 17:30
Asım Cengiz GÜR asimcengizgur@gmail.com
Çevre, İnsanlar ve diğer varlıkların yaşamları boyunca yaşamsal faaliyet ve ilişkilerini sürdürdükleri, etkileşim içinde bulundukları fiziksel, biyolojik, sosyal, ekonomik ve kültürel ortam olarak tarif edilmektedir.
Bir müslüman olarak, çeşitli sorumluluklarımız, borçlarımız, ödevlerimiz, görevlerimiz var: Eşimizi, çoluk-çocuğumuzu, ana-baba ve akrabalarımızı, maiyet ve astlarımızı, kavim, kabile ve milletimizi, mensup olduğumuz mübarek ümmetimizi korumak ve kollamakla görevliyiz; hatta bize emanet olarak verilmiş olan kendi vücud ve bedenimize karşı da görevler ve sorumluluklarla yükümlü bulunuyoruz: Vücudumuzu hor kullanamaz, yıpratamayız; sağlıklı ve sağlam tutmak zorundayız; sigara ve içkiden, sağlıksız gıda ve içeceklerden uzak durmalıyız. "Bu benim bedenimdir" diyerek hor kullanmak, intihar etmek haramdır....
Bunun gibi çevremize: doğaya, havaya, suya, toprağa, ağaca, çiçeğe, yapıya, anıta, kıra, köye, kente, tarlaya, bahçeye, yola, dağa, denize karşı da nice borçlarımız, ödevlerimiz, sorumluluklarımız bulunuyor; çünkü bunlardan istifade ediyoruz, bunlar sayesinde sağlıkla yaşıyoruz, bunlara karşı vefalı olmalıyız, müteşekkir olmalıyız, aldığımız kadar vermeli, yararlandığımız kadar onlara yarar sağlamalıyız. Bunları atalarımızdan aldığımız kadar güzel korumalı ve geliştirmeli böylece torunlarımıza daha da gelişmiş ve güzelleşmiş bir şekilde devretmeliyiz. Aslında bu İslâm ahlâkı’nın bir gereğidir; tasavvuf adabıdır.
Müslümanlar olarak doğa, çevre, tarih ve kültür değerlerimizi korumak ve geliştirmek konusunda çok duyarlı sivil toplum kuruluşları tesis edebilmeli, her şehir, kasaba, köy ve mahallede böyle dernekleri kurmalı, çok canlı bir şekilde çalıştırmalı ve elle tutulur sonuçlar almağa gayret etmeliyiz. Hedefimiz tertemiz sular; yemyeşil ormanlar; tarih değerleri çok iyi korunmuş mekânlar; çok sağlıklı, gürbüz, şen, kuvvetli, ahlâklı, nesiller; şuurlu, bilgili, görgülü, zevkli, şevkli, ârif, zarîf şahsiyetler oluşturmak ve yetiştirmek olmalı!
Böylece, şanlı tarihimiz ve emsalsiz medeniyetimize lâyık yepyeni, pırıl pırıl, sapsağlam, tertemiz, dipdiri, düzenli, güçlü, mutlu, zengin, itibarlı, imanlı, imrenilen, özenilen, beğenilen muhteşem bir Türkiye’ye kavuşabiliriz Allah’ın izni ile.
Çevre sorunlarının ortaya çıkması, bu sorunların çözümü ve önlenmesi için tedbirleri almayı da gerekli kılmıştır. Doğanın korunması için ulusal ve uluslararası yasal düzenlemeler, ilke ve kurallar konulmaya başlamış ve “Çevre Hukuku” olarak adlandırabileceğimiz bir hukuk dalı ortaya çıkmıştır. Maalesef, hukuki düzenlemeler çevreyi korumaya yetmemektedir. Hukuk, bir sorun ortaya çıktıktan sonra devreye girmekte ve bu husus ceza kanununda yer almamış ise, cezalandırılması mümkün olmamaktadır.
Bu sebeple, çevrenin korunması için ahlaken donanımlı bireyler yetiştirilmedikçe, çevrenin insanda ahlaki bir değer olarak yer etmesi sağlanmadıkça, hukukun öngördüğü yaptırımı göze alan, ya da mevzuattaki boşluğu yakalayan ya da an itibariyle hukukun tespit edemediği insan, çevreye zarar vermeye devam etmektedir.
Ahlaktan yoksun modern ceza anlayışı, özellikle çevrenin korunması için son derece yetersiz kalmaktadır. Hukuk kurallarıyla korunmaya çalışılan çevre; hukuk kuralı, ahlak unsuru içermediği müddetçe materyalizmin yeni bir faaliyet sahası olmaktan öteye geçemeyecektir. Çevre hukuku, oluşan yeni durumlar ve koyduğu ilke ve kuralları bir şekilde dolananlar için yeni çareleri ve kriterleri iş işten geçtikten sonra düşünmeye başlayadursun, ahlak; insanlık tarihiyle birlikte var olan ilke ve değerlere dönüş beklemektedir. Çevre sorunlarının çözümüne yönelik çalışmaları sadece teknolojik ve hukuki çözümler aramanın yanısıra, toplumların inanç ve düşüncelerini de dikkate almalı, bu doğrultuda çevre sorunlarının çözümüne yönelik çalışmalar yapılmalı ve projeler geliştirilmelidir. Çevre sorunlarını çözmek için öncelikle insanımıza, manevi ve vicdani sorumluluk bilinci, dünya ve ahiret dengesini kurması gerektiği ve ebedi hayat inancı, yani kişisel çıkarlarıyla ve maddi değerlerini mutlaka manevi değerlerle bütünleştirmesi gerektiği bilinci verilmelidir.
Bu sebeple, önce insanın kendisini temizlemesi ve düzeltmesi gerekmektedir. İnsan temizlenmeden hiçbir şey düzelmez ve bu sebeple insan önce işe kendisinden başlamalı ve çevresini de etkilemelidir.
Yüce Allah (c.c.) farkında olmadığımız nimetlerin ki içinde bulunduğumuz, yaşadığımız fiziksel, biyolojik, sosyal, ekonomik ve kültürel ortamların farkına varabilmeyi ve en temiz ve saf hali ile sürdürebilmeyi, bu amaçla faaliyet ve çabalarda bulunabilmeyi hepimize nasib etsin.
Ve Rabbimiz bizde bu idrakin oluşması ve fiiliyata dönüştürülmesi hususunda rehberlik eden hocalarımıza da rahmet eylesin, makamlarını cennet ve derecelerini yüksek eylesin. (âmin).
(Site notu: Bu yazı Web Sitemizin ve Derneğimizin görüşlerini değil; yazarının görüşlerini ifade etmektedir. Yazının içerik ve uslup açısından her türlü sorumluluğu ve yükümlülüğü yazı sahibine aittir. Her ne sebeple olursa olsun sitemizi/derneğimizi bağlamamaktadır.)
DIĞER HABERLER
-
MERHUM PROF. DR. M. ES'AD COŞAN HOCAMIZI ANDIK
26 Eylül 2024, 10:17 -
PROF. DR. M.ES'AD COŞAN, AZEPLER NAMAZGAHINDA ANILDI
17 Ağustos 2024, 08:35 -
İL MİLLİ EĞİTİME ZİYARET
08 Ağustos 2024, 15:31 -
Doğaya tohum topu
06 Haziran 2024, 08:38 -
İl Müftümüzden 'Ramazan sonrası hayat' semineri
01 Mayıs 2024, 22:01 -
Gönüldaşlarımızla bayramlaştık
13 Nisan 2024, 11:35 -
HENİEN iftarında buluştuk
27 Mart 2024, 21:51 -
Camiye giden çocuklar ödüllendirildi
03 Mart 2024, 23:39 -
Kitapseverler tarihi kalede kitap okudu
03 Mart 2024, 22:37 -
Yeni Nesil Aşevi 'Henien Aid'e destek
21 Şubat 2024, 10:36